Dünyanın En Hızlı Koşan Canlısı: Çita (Acinonyx jubatus)

Çitaların (Acinonyx jubatus) tarihsel dağılımı oldukça geniştir. Filistin ve Arap Yarımadası’ndan Tacikistan ve Orta Hindistan’a ve ayrıca tropikal orman ve Orta Sahra bölgeleri hariç tüm Afrika kıtasına kadar uzanmaktadır. Bu aralık, güney, doğu ve kuzey Afrika bölgelerinin ve Hindistan, Türkmenistan, Suriye, Filistin ve Arabistan’ın kurak ve yarı kurak habitatlarını içerebilir. Afrika ve Asya bölgelerinde, Avrupalı yerleşimciler çitaları ortadan kaldırılması gereken haşarat olarak görüyorlardı. Bu yüzden çitaların çeşitliliği 1970’lerde büyük ölçüde azaldı ve 2005’ten önce yapılan araştırmalar, çitaların Afrika kıtasında ancak 25 ülkede bulunduğunu göstermektedir.
Çitalar tarafından tercih edilen habitatlar arasında otlaklar ve çöller bulunmaktadır. Çitalar karasaldır, ancak zaman zaman ağaçlara tırmandıkları da bilinmektedir.

Kaynak: Christian Sanchez
Çitalar zayıf canlılardır ve diğer kedilerle karşılaştırıldığında vücut boyutlarına göre nispeten uzun bacaklara sahiptir, küçük, yuvarlak başlı ve kısa kulakları vardır. Kürkleri soluk sarı, gri veya sırt yüzeylerinde açık kahverengi renktedir ve kürkünde küçük, yuvarlak, düzensiz siyah benekler vardır ve birbirlerine oldukça yakındır. Kürk, ense üzerinde daha uzun tüylerden oluşan küçük ve hafif bir yeleyi andıracak şekilde kabadır. Yüzleri, gözün ön köşesinden, ağızına doğru siyah bir gözyaşı şeridi ile belirgin bir şekilde desenlidir. Kulakları küçük ve yuvarlaktır, kulağın arka kısmının aksine iç kısmı açık renklidir. Çitaların pençeleri diğer kedilere göre dardır. Ön pençelerinde dört ayak parmağı ve ayaktayken yere değmeyen bir parmağı (dewclaw) vardır ve arka pençelerde de dört parmağı vardır. Çitaların koruyucu deri kıvrımları olmayan zayıf ve geri çekilebilir pençeleri olduğundan, pençeler hafifçe kavislidir ve yerle temastan körelmiştir.
Çitaların vücut uzunlukları 112 ile 150 cm arasında değişmektedir. Kuyruk uzunlukları 60-80 cm, omuz yüksekliği 67-94 cm’dir. Çitaların ağırlıkları 21 ila 72 kg arasında değişmektedir. Çitaların kafatasları kısa ve geniştir. Burun geçişleri diğer kedilere göre daha geniştir. Genç yavruların baş, boyun ve sırt boyunca uzanan belirgin bir yelesi vardır ve belirgin bir şekilde daha açık tondadır, genellikle gri, beyaz veya mavimsi gri görünür. Uzun, yünlü yele yavru bireyler yırtıcı hayvanlar için daha az dikkat çekici hale getirdiği düşünülmektedir. Uzun yavru tüylerine rağmen, lekeler kürk altında sürekli olarak görülebilmektedir. Yavrular ergenlik dönemine yaklaştıkça yelelerini yavaş yavaş kaybederler.

Kaynak: Rafi Amar
Çitalarda erkek bireyler dişilerle yalnızca çiftleşirken ilişki kurmaktadır. Erkek çitalarda yavru bakımı görülmez ve mümkün olduğu kadar çok dişiyle çiftleşir. Serengeti’deki çiftleşmelerin çoğu yağışlı mevsimde meydana gelse de, dişiler esasen yalnızdır ve yıl boyunca üreyebilmektedir. Dişiler, farklı erkeklerle çiftleşecek ve erkek sürüleriyle karşılaşılırsa da birden fazla erkek bireyle çiftleşebilecektir. Dişilerin, diğer dişilerin ve erkeklerin bölgeleri ile kesişen yaşam alanları vardır. Sürü içinde olsun ya da olmasın erkekler, dişileri aramak için seyahat ettikleri bölgelere sahip olacak ve aynı zamanda kızgınlık dönemindeki dişileri aramak için bölgelerini terk edebileceklerdir. Bölgesel olmayan erkek bireyler, düşük profillerini korurken dişileri aramak için yerleşik olan erkeklerin bölgelerinde gezeceklerdir. Dişi çitaların farklı alanlarda bulunan erkek bireyler arasında seçim yapmak için ziyaret ettiklerini gösteren hiçbir kanıt yoktur. Çitalar için ortalama birleşme sıklığı günde 3 ila 5 defadır.
Dişi çitalarda gebelik 90 ila 95 gün arasında sürmektedir. Çita yavruları doğduklarında gözleri kapalı ve hareket yetenekleri oldukça azdır. Doğumdan 4 ila 11 gün sonra gözlerini açabilirler. Yavru çitalar, gözleri açıldıktan12 ila 13 gün sonra yürümeye başlarlar. Doğada doğan yavrular 250 ila 300 gram ağırlığındadır, ancak esaret altında doğan yavrular ise 460 grama kadar ulaşabilir. Esaret altında tek seferde 8 yavruya kadar doğum kaydedildi, ancak vahşi doğada kaydedilen en yüksek sayı 6’dır. Vahşi doğada tek seferde ortalama 2.6 yavru dünyaya gelmektedir. Yavrularda süt dişleri 3 ila 6 haftalıkken çıkar ve yavrular yaklaşık 8 aylık olana kadar kalıcı dişlere sahip olamaz. Yavrular, 3 ila 6 aylıkken, kalıcı dişleri çıkmadan sütten kesilir ve 15 ila 17 aylık olana kadar anneleriyle birlikte kalmaktadır.
Genç yavrular, ortalama sekiz hafta boyunca avcılardan korunmak için bir bataklıkta, kayalık bir tepede veya sadece uzun bir bitki örtüsünde saklanır ve anneleri yavruları avlanmak için terk ederken yeni saklanma yerlerine taşınabilir. Yavruları olan dişiler her gün başarılı bir şekilde avlanmak zorunda kalabilirken, yalnız olan yetişkinler ise 2 ila 5 günde bir avlanmayı göze alabilir.

Kaynak: Vittorio Ricci
Vahşi doğada yaşayan erkeklerin yaşam sürelerini, sık sık yeni alanlara taşınmaları nedeniyle tahmin etmek oldukça zordur fakat erkeklerin tahmini minimum ölüm yaşı 6 ila 8 yaş aralığıdır. Bölgesel erkekler, yerleşik olmayan erkeklerden daha iyi sağlık koşullarına sahip olma eğilimindedir ve daha uzun yaşamaları beklenebilir. Sürülerdeki erkeklerin, yalnız erkeklerden daha uzun veya daha kısa bir ömre sahip olduğunu gösteren hiçbir kanıt yoktur. Esaret altında ortalama yaşam süresi 17 yıl, en uzun yaşam süresi ise 19 yıldır.

Kaynak: Stefano Romei
Bölgesel (yerleşik) erkekler savundukları alanı idrarla işaretler. Buna ek olarak, erkekler ayrıca arka pençeleriyle zemini tırmıklayarak, ağaçlara pençe atarak, yuvarlanıp çimleri düzleştirerek veya belirgin arazi özellikleri üzerine dışkı bırakarak bölgeyi işaretlemektedir. Bölgesel erkekler asla ergen yaş aralığında sınıflandırılamaz. Yerleşik erkekler, muhtemelen kendi bölgelerinin dışındaki dişileri aramak için bölgelerini kısa süreliğine (birkaç gün) terk ederler. Erkek sürüler, dişilere ve avlara erişimi kolaylaştırmak için genellikle topraklarını diğer erkeklerden korur ve sürüdeki bireyler yaşamları boyunca genellikle varlığını sürdürür. Nadir görülmekle birlikte, akraba olmayan erkekler ara sıra mevcut bir akraba erkek grubuna kabul edilir. Akraba olan sürüler yakınlığa son derece toleranslıdır ve zamanlarının çoğunda, fiziksel olarak birbirlerine dokunmasalar veya birbirlerini tımar etmeseler de, diğer üyelerin birkaç metre yakınında geçirirler.
Çitaların nüfus yoğunluğu, 20 km² başına 1 birey olabildiği gibi 100 km² başına 1 birey de olabilir. Bazı çitaların yaşam alanları 50 ila 130 km² arasında olduğu bilinmektedir.

Kaynak: Fred F
Çitaların etçil diyetleri vardır ve bunların büyük bir kısmı ceylanları, özellikle de Thomson ceylanını içerir. Diyetleri ayrıca impalaları, diğer küçük ve orta boy toynaklıları ve genç büyük toynaklıları içerir. Yabani tavşan ve kuşlar gibi küçük hayvanları da, özellikle diğer hayvanların avlaması zor olduğundan çitaların av listesindedir. Çitalar avlarını geçebildiklerinde, av olan hayvan genellikle çitanın ön ayaklarıyla yere savrulur ve çita, çenesiyle boğazını yakalayarak hayvanı boğmaya başlar. Diğer birçok kedigil, avlarını öldürmek için bu tekniği kullandığından dolayı avları boğarak öldürme çitalara özgü bir yöntem değildir. Diğer kedilerden farklı olarak çitalar, sıçrama mesafesi içinde olana kadar avını pusuya düşürmez veya avını takip etmez. Bunun yerine, avdan yaklaşık 70 ila 100 metre uzaklıkta beklemeye koyulurlar. Av koşusu 200 metreden fazla bir mesafeden başlarsa başarı oranı genellikle düşer ve kovalamaca sadece 500 metre kadar devam edilebilir. Çitalar, en hızlı karasal memelilerden biridir ve bildirilen maksimum hızları saatte 80 ila 112 kilometre arasında değişmektedir. Bununla birlikte, bu hız, çitaların vücutlarının aşırı ısınmasından dolayı birkaç yüz metreden fazla sürdürülemez. Bu yüzden avların çoğu başarısızlıkla sonuçlanmaktadır.
Kaynaklar:
https://animaldiversity.org/accounts/Acinonyx_jubatus/
https://www.gbif.org/species/113275759
https://www.cms.int/sharks/en/species/acinonyx-jubatus
https://www.itis.gov/servlet/SingleRpt/SingleRpt?search_topic=TSN&search_value=183813#null