İki yaşamlılar: Amfibiler (Amphibia)

Amfibiler (Amphibians), Antartika’nın kutup bölgeleri dışında yağmur ormanlarından çöllere kadar hemen hemen tüm habitatlara uyacak şekilde çeşitli türlerde ve küresel olarak dağılmış, bir tetrapod omurgalılar sınıfıdır. Bu canlılar; davranışsal, fizyolojik ve yaşam öyküsü stratejilerinde önemli çeşitlilik gösterirler ve kendilerine özgü yeni özelliklerler gösteren türlere sahiptirler. Amfibiler, çok çeşitli habitatları işgal eden ve coğrafi olarak yaygın olan 3 takımdan oluşmaktadırlar. Bunlar; Kurbağalar (Anura), Semenderler (Caudata) ve Caecilians (Gymnophiona)’dır. Son verilere göre şu anda 8.579 amfibi türü bulunmaktadır. Bu türlerin 7.566’sı kurbağa, 798’i semender ve 215’i caecilian’dır. Her yıl yeni türler keşfedilmektedir ve tür sayısında artış gözlemlenmektedir.

Amfibi kelimesi, Yunancada “amphi” ve “bios” kelimelerinden gelmektedir ve “her iki veya çift türden, yaşam veya yaşayan anlamlarına gelmektedir. Amfibiler, ilk kara omurgalılarının kalıntılarını temsil eden eski bir gruptur. Taksonlar erken Mesozoyik kökenlidir. Bilinen en eski kurbağa ‘Triadobatrachus’ yaklaşık olarak 250 milyon yıl önce yaşamıştır.

Karakteristik Özellikleri
- Derileri nemli ve yumuşaktır çünkü çok sayıda salgı bezi içermektedirler. Kromotoforlar (Pigment içeren ve ışığı yansıtan hücre veya hücre gruplarıdır) amfibilerde ortama adaptasyonda görev almaktadırlar.
- Her iki çenede veya yalnız üst çenede küçük dişleri bulunmaktadır.
- İki tane burun delikleri vardır ve ağız boşluğu ile bağlantılıdır.
- 4-5 veya daha az sayıda parmakları vardır. Yüzme ve yürümeye yarayan iki çift (tetrapod) üyeleri bulunmaktadır. Bazı amfibilerde bu üyeler körelmiştir ve parmakları arasında genellikle bir zar bulunur.
- Poikilotermal (Çevrenin sıcaklığı ile değişen bir vücut sıcaklığına sahip olma, soğukkanlı) hayvanlardır.
- Amfibiler, ayrı eşeylidirler. Çoğunlukla suda geçen bir larva evresi ve metamorfozun ardından ergin hale gelirler. Metamorfoz hormonlar aracılığıyla gerçekleşmektedir.
- Kalpleri üç gözlüdür (iki kulakçık ve bir karıncık). Derileri kılcal damar açısından çok zengindir ve yapışkandır. Alyuvarları (kırmızı kan hücresi veya eritrosit) oval şekilli ve çekirdeklidir.
- Solunumları çeşitlilik göstermektedir (Akciğer, solungaç, ağız boşluğu ve deri vasıtasıyla gerçekleşmektedir).
Amfibilerin morfolojisi
Üç amfibi grubuda birbirlerinden görünüş olarak rahat bir şekilde ayırt edilmektedir. En belirgin ortak özellikleri, ana solunum organı için görevli olan ve diğer organizmalar için tehdit oluşturup zehirli salgılar üreten nemli derileridir. Kurbağaların gövdeleri çok kısadır ve sakrumun önünde dokuz veya dokuzdan daha az sayıda omur bulunmaktadır. Kurbağaların ön ayakları arka ayaklarına nispeten daha kısadır.
Semenderler tipik olarak prototipiktir (Kendisinden çeşitli türlerin geliştiği ilk şekil, türün atası) ve genelde kara omurgalılarının vücut tipine sahiptirler. Semenderlerin ön ayaklarında dörtten fazla parmakları olması ile kurbağalara benzerler ve arka ayaklarda tipik olarak beş parmaktır. Semenderlerin görünüşlerini genelde kertenkelelerle karıştırılmaktadır. Dev semenderlerin boyları 1,5 metreyi geçebilmektedir. Diğer semenderler, yaşamları boyunca genellikle tüylü dış solungaçlar ve omurgalı kuyruklarla suda yaşayan larva morfolojisini korumuşturlar.
Caecilians, diğer amfibilerden net bir şekilde farklıdırlar. Kafaları küçüktür ve ön gövde ile yaklaşık aynı genişliktedir. Çok uzun gövdeleri vardır ve genelde 100’den fazla omur içermektedirler.

Amfibilerin Yaşam Döngüsü
Amfibiler, diğer tetrapod sınıflarının aksine, amniyot değildir. Üreme için suya ihtiyaç duyarlar çünkü yumurtalarında geçirgen olmayan zarlar bulunmamaktadır. Bazı semender türleri gelişmiş yavrular doğurarak (örn. Alp semenderleri) veya yumurtalarını nemli alanlarda tutarak (örn. mağara semenderleri) bu durumun bir istisna örnekleridir.
Avrupalı amfibilerin çoğu hem suda hem de karada yaşayabilmektedir ve üreme mevsimsel olarak gerçekleşmektedir. Sıcak enlemlerde özellikle yaz ve sonbahar mevsimlerinde solucanlar, örümcekler ve böcekler gibi canlıları avlayarak geçirirler. Kışın ağaç-kaya oyuklarında veya sadece nemli toprakta kış uykusuna yatarlar ve metabolizmaları oldukça azalır. İlkbaharda sıcaklık artığında kış uykusundan uyanıp, üremeye başlarlar.

Amfibiler ve Chytridiomycosis
Birçok patojen (Virüsler, makroparazitler vb) amfibileri enfekte etmektedir. Viral ve fungal ortaya çıkan patojenler, amfibi popülasyonlarını etkilemekte ve popülasyonlarda toplu ölümlere neden olabilmektedir. Kitrid mantarı Batrachochytrium dendrobatidis‘in neden olduğu mantar hastalığı, chytridiomycosis, yüzlerce amfibi türünün küresel yok oluşuna neden olmuştur. Amfibiler, mantar hastalıklarından olumsuz etkilenen organizmalar içerisindedirler. Bu mantar, amfibilerin derisini enfekte etmektedir ve ozmotik dengesizliğe sebeb olarak semenderlerin ve kurbağaların kalbinin durmasına neden olmaktadır. Bu salgın ilk olarak Avustralya’nın amfibi açısından zengin ortamlarının tropik bölgelerinde ve Kosta Rika ve Panama’daki yüksek arazi ormanlarında aşırı ölüme neden olmuştur.
Amfibilerin bağışıklık sistemi, diğer omurgalı canlılar ile pek çok benzerliğe sahiptir. Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve edinilmiş bağışıklık sistemi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Amfibilerin ilk savunma hattı deri mukus tabakasıdır.

Amfibiler, belirli bazı özelliklerinden dolayı çevresel değişimin mükemmel göstergeleridirler. Kabuksuz yumurtaları, geçirgen derileri ve iki fazlı yaşam döngüleri amfibileri ortamlardaki değişikliklere karşı oldukça hassas hale getirmektedir bu sebeple amfibiler, dünya üzerindeki tehdit altındaki hayvan gruplarından biridir. Bilinen türlerin %50’sinden fazlası yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Hava kirliliği, iklim değişikliği, vahşi yaşam ticareti, habitat tahribatı ve ortaya çıkan hastalıkların amfibi biyoçeşitliliğini azaltmaktadır.
Referanslar:
1: Kim, H. W., Adhikari, P., Chang, M. H., & Seo, C. (2021). Potential distribution of amphibians with different habitat characteristics in response to climate change in South Korea. Animals, 11(8), 2185.
2: Carter, S. K., Saenz, D., & Rudolf, V. H. (2018). Shifts in phenological distributions reshape interaction potential in natural communities. Ecology Letters, 21(8), 1143-1151.
3: Liedtke, H. C., Wiens, J. J., & Gomez-Mestre, I. (2022). The evolution of reproductive modes and life cycles in amphibians. Nature Communications, 13(1), 7039. (görsel 1)
4: Wake, D. B., & Koo, M. S. (2018). Amphibians. Current Biology, 28(21), R1237-R1241.
5: Chai, N. (2017). Reproductive medicine in Amphibians. Veterinary Clinics: Exotic Animal Practice, 20(2), 307-325.
6: Rudh, A., & Qvarnström, A. (2013, June). Adaptive colouration in amphibians. In Seminars in cell & developmental biology (Vol. 24, No. 6-7, pp. 553-561). Academic Press.
7: Chen, G., & Robert, J. (2011). Antiviral immunity in amphibians. Viruses, 3(11), 2065-2086.
8: Hopkins, W. A. (2007). Amphibians as models for studying environmental change. ILAR journal, 48(3), 270-277.
9: Catenazzi, A. (2015). State of the world’s amphibians. Annual Review of Environment and Resources, 40, 91-119.
10: Carvalho, T., Becker, C. G., & Toledo, L. F. (2017). Historical amphibian declines and extinctions in Brazil linked to chytridiomycosis. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, 284(1848), 20162254.
11: Van Rooij, P., Martel, A., Haesebrouck, F., & Pasmans, F. (2015). Amphibian chytridiomycosis: a review with focus on fungus-host interactions. Veterinary research, 46(1), 1-22.
12: Uyan, David B.; Koo, Michelle S. (2018). Amphibians Current Biology, 28(21), R1237–R1241.
Şekil 1 (c): https://www.flickr.com/photos/chyll12/