Sinek mantarı (Amanita muscaria)

Sinek mantarı olarak bilinen Amanita muscaria, Kuzey Yarımküre’nin ılıman ve boreal bölgelerindeki ormanlarda, meralarda ve tarlalarda bulunan Amanitaceae ailesi üyesi zehirli bir mantardır ve halüsinojenik etki göstermektedir. Sinek mantarı (Amanita muscaria), muhtemelen içeriğindeki ibotenik asit ve muskimol nedeniyle sinekleri yakalamak için kullanılmıştır. Ayrıca sinek mantarları popüler kültürde en çok tanınan ve yaygın olarak karşılaşılan mantarlardan bir tanesidir.
Kolayca ayırt edilebilen özelliklerine rağmen, Amanita muscaria, bilinen çeşitli varyasyonları veya alt türleri olan bir mantardır. Bu alt türler biraz farklıdır, bazıları sarı veya beyaz şapkalara sahiptir, ancak çoğu türe genellikle sinek mantarı denmekte ve çoğu zaman dikkate değer beyaz lekeleriyle tanınmaktadırlar. Bununla birlikte, son DNA mantar araştırmaları, örneğin şeftali rengindeki sinek mantarı (Amanita persicina) gibi varyasyonlarda bazılarının aynı tür olmadığı, ancak yine de ortak adının “sinek mantarı” olduğunu göstermiştir. Zehirli olmasına rağmen, A. muscaria yutulmasından kaynaklanan zehirlenmeye bağlı ölümler oldukça nadirdir. Suyu boşaltarak iki kez kaynatma, toksisitesini zayıflatır ve mantarın psikoaktif maddelerini azaltır. Tüm Amanita muscaria çeşitleri, ancak özellikle A. muscaria Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’nın bazı bölgelerinde yenmektedir. Sinek mantarının yerel bir çeşidi, Sibirya’nın yerli halkları ve Samiler tarafından sarhoş edici ve entojen (ritüel veya dini bağlamlarda kültürel olarak onaylanmış deneyimlerde kullanılan psikoaktif maddeler) olarak kullanılmıştır ve bu kültürlerde dini bir öneme sahiptir. Orta Doğu, Avrasya, Kuzey Amerika ve İskandinavya gibi diğer yerlerde bu mantarın bir sarhoş edici madde olarak olası geleneksel kullanımı hakkında çok fazla spekülasyon yapılmıştır.

Fotoğraf: Gökhan Eren
Yakın tarihli bir moleküler çalışmada, sinek mantarlarının Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’da dışa doğru yayılmadan önce, Tersiyer döneminde Sibirya-Bering bölgesinde atasal bir kökene sahip olduğunu öne sürülmektedir. Sinek mantarların çıkma mevsimi farklı iklimlerde değişiklik göstermektedir. Kuzey Amerika’nın çoğu bölgesinde yaz ve sonbahar aylarında çıkarken Pasifik kıyısında sonbahar ve kış başlarında gerçekleşir. Bu tür genellikle Çörek mantarı (Boletus edulis) ‘na benzer yerlerde bulunur. Sinek mantarları çam, meşe, ladin, köknar, huş ve sedir gibi birçok ağaçla ortakyaşam ilişkisi kurmaktadır. Bu sinek mantarlarının ektomikorizal (bitki köklerinin topraktaki mantarlarla oluşturdukları ortakyaşam ilişkisi) özellikle olmasını sağlamaktadır.
Sinek mantarının yutulması, mantar zehirlenmesinin en yaygın nedenlerinden biridir. Genellikle çocuklar tarafından tesadüfen veya kasıtlı olarak halüsinojenik bir deneyim yaşamak isteyen kişiler tarafından tüketilir. Mantar, muskarin, muscimol ve diğer toksik alkaloidleri içerir ve yutulmasından kısa bir süre sonra mide bulantısı, kusma, ishal, aşırı tükürük salgısı, terleme, gözlerin sulanması, yavaş ve zor nefes alma, genişlemiş göz bebekleri ve kafa karışıklığı görülebilmektedir. Hastalık mantarları yedikten birkaç saat sonra başlar ve iyileşme genellikle 12 saat içinde gerçekleşir. Sinek mantarı zehirlenmelerinde ölüm nadiren gerçekleşir.
Sinek mantarı, zayıf bir halüsinojenik ajan ve zehir olan bufotenin’in birkaç doğal kaynağından biridir. Bufotenin yaygın olarak kurbağa zehirinden elde edilmektedir. Yapısal olarak, bufotenin, normal beyin dokusunda bulunan serotoninin etkisini bloke edebilen bir indol halüsinojendir. Bufotenin ayrıca kan damarlarının güçlü bir daraltıcısı olarak işlev görür ve kan basıncının artışa neden olur. Modern tıpta, bufotenin, psikiyatrik çalışma amacıyla psikotik hastalık durumlarını simüle etmek için yalnızca deneysel olarak kullanılmaktadır.

Fotoğraf: Martha de Jong-Lantink
Birçok Avrupa dilinde sinek mantarı adının, süte serpildiğinde böcek ilacı olarak kullanılmasından geldiği düşünülmektedir
Sinek mantarındaki toksinler suda çözünmektedir. Bundan dolayı sinek mantarlarının yarı kaynatılması durumunda mantarlar detoksifiye edilebilir ve yenilebilir hale gelebilmektedir. Ancak bu mantarların yiyecek olarak tüketilmesi hiçbir zaman yaygın olmamıştır. Alman doktor ve doğa bilimci Georg Heinrich von Langsdorff, bu mantarın nasıl detoksifiye edileceğine dair ilk yayınlanmış açıklamayı 1823’te yazmıştır.
Yenilebilir bir mantar olarak en iyi bilinen kullanım Japonya’nın Nagano Eyaletinde uygulanmaktadır. Orada öncelikle tuzlanır ve salamura edilir. Gıda tarihçisi William Rubel ve mikolog David Arora’nın 2008 tarihli bir makalesinde, A. muscaria’nın bir gıda olarak tüketiminin tarihini vermekte ve detoksifikasyon yöntemlerini açıklamaktadır. Amanita muscaria’nın alan rehberleri tarafından yenilebilir bir mantar olarak tanımlanmasını savunuyorlar, ancak buna nasıl detoksifiye edileceğine dair bir açıklama da eşlik ediyor. Yazarlar, bu mantarın alan rehberleri tarafından zehirli olarak tanımlanmasının kültürel yanlılığın bir yansıması olduğunu, çünkü diğer bazı popüler yenilebilir türlerin, özellikle de morellerin, uygun şekilde pişirilmedikçe zehirli olduğunu belirtiyorlar.
Kaynaklar:
https://www.gbif.org/species/113534033
https://www.britannica.com/science/fly-agaric
https://www.sciencedirect.com/topics/neuroscience/entheogen